26 Kasım 2015 Perşembe

SELAM!

Selâm! Ne güzel bir sözcük insandan insana ulaşan.. Selâmlaşmak ne güzel bir hareket bir insanın karşısındakine onun varlığının farkında olduğunu bildiren... Güne başladığımız andan itibaren selâmlaştığımız her kişiye verdiğimiz mesaj "sen varsan ben de varım" belki de! Hele ki tüm güzel enerjinizle karşınızdaki kişinin az da olsa gözlerine dokunabiliyorsanız bakışlarınızla ve elinizi kalbinizin üzerine götürerek, başınızı hafifçe eğebiliyorsanız onun varlığını onaylamak için... Vücut dilimizin "Tüm kalbimle ve sahip olduğum herşeye şükrederek, seni görüyorum ve her halinle kabullenerek onaylıyorum" demesi bu olsa gerek...

!

Her dinde, her dilde kelimeler var şüphesiz bu duyguları anlatan.. Benim son zamanlarda karşıma çıkan "Namaste !.. Sawubona !.. Pura Vida!.." bunlardan bazıları. Örneğin; "Namaste", Hindistan'ı ziyaret etme fırsatı bulduğumda beni en çok etkileyen sözcük ve hatta hareketti. Sanskritçe'de "Namah" olarak geçen ve anlamı "Sana.." (to you) olan bu selamı, yerel rehberimiz, her sabah karşılaştığımızda bizleri tek tek karşısına alarak gerçekleştiriyordu. İki elinin avuçlarını birbirine yapıştırarak, hafifçe kalbine yaklaştırıp eğilirken, o kadar güzel bir enerji aktarıyordu ki insana, sanki tüm günü bu enerjiyle geçiriyorduk. "Bana", "beni" özel hissettiren bu hareket "sana ben çok değer veriyorum, sen de kendine benim sana verdiğimden daha çok değer ver ve bugünün kıymetini bil, hiç birşeyin anı yaşamana engel olmasına izin verme" der gibiydi.
Hindistan seyahatinden döndükten hemen sonra ise, günümüzün en çok kullanılan sosyal paylaşım ortamlarından biri olan "instagram"da, Zulu kabilesinin selamlaşma sözcüğü; "Sawubona" çıktı karşıma. Gerçekten çok etkilendim ve onu da araştırdım. Anlamı "Seni görüyorum" (l see you) olan bu sözcüğün cevabı ise "Ngikhona" yani "Buradayım" (l am here) demekmiş. Önce basit gibi görünse de, bu kadarla kalmıyor ve "sen beni farketmeden önce ben var olmuyordum, beni fark ederek var ettin" (until you see me, I didn't exist) gibi derinleşiyor manası. Zulu deyişlerinden biri olan "Umuntu ngumuntu nagabantu" (A person is a person because of other people), tanımlaması ise insanın yüreğine; "Tüm insanlar varsa, ben  de varım", hatta "Her insanı olduğu gibi kabul ettikçe varlığım daha da anlamlı" düşüncesini ulaştırıyor.

 
En son olarak da "Pura Vida" (pure life) kelimesiyle tanıştım, yaz okulu için Kosta Rika'da bulunan büyük kızım Elif sayesinde. Orada bu kelime selamlaşma sırasında "Nasılsın?" sorusunun cevabıymış. "Kosta Rikalılar için bu sözün derin bir anlamı var. "Pura Vida"yı günlük hayatta sık sık kullanarak, Tanrı'nın kendilerine bahşettiği bu güzel ülkede barış ve zevk içinde sürdürdükleri yaşamları için şükrediyorlar" yazıyor ekşi sözlükte. Pura Vida; saf hayat, hayatı akışına bırakmak, zorlamamak, hayattan zevk almak, hayatı doya doya yaşamak, saf bir hayat sürmek, işte hayat bu gibi kavram ve duyguların karışımından oluşuyormuş yine aynı sözlükteki bir yazıya göre.
Bütün bunlar kafamda dolaşırken, anlattıklarımı fazlasıyla dile getiren bu coğrafyada yaşayan herkes için geçerli, harika bir selâmlaşmamız aklıma geldi.

Kimsenin kimseden esirgemediği;  "Allah'ın selâmı üstünüze olsun"...
Ve tüm okuyanlara;  Selâm !.. Namaste !.. Sawubona !.. Pura Vida!..

Selda GÜLEÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder